15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü
15 Eylül 2023

Prostat, idrar torbasının (mesane) hemen altında yer alan, içerisinden idrar kanalının geçtiği bir salgı bezidir. Prostat bezinin asıl görevi üremeyi oluşturan sıvının bir bölümünü salgılamaktır. Normal durumda yaklaşık bir ceviz boyutundadır. Erkekler yaşlandıkça prostat bezi sıklıkla büyümeye başlar. Büyüyen prostat, idrar akışını engelleyebilir ve çeşitli sağlık problemlerine yol açabilir. 
Prostat kanserinde, bez içinde kanser hücreleri gözlemlenir. Yaşlanmayla birlikte daha sık ortaya çıkan prostat kanseri dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de erkek kanserleri arasında yüz binde 40,3 görülme sıklığı ile akciğer kanserinin ardından ikinci sıradadır. Araştırmalara göre, bir erkeğin prostat kanserine yakalanma riskini etkileyebilecek birkaç faktör mevcuttur;
Yaş: Prostat kanseri 40 yaşın altındaki erkeklerde nadir olsa da 50 yaş sonrasında görülme riski hızla artmaya başlar. Her 10 prostat kanseri vakasından 6'sı 65 yaşından büyük erkeklerde görülmektedir.
Ailesel Yatkınlık: Prostat kanseri olan bir baba veya erkek kardeşe sahip olmak, bir erkeğin bu hastalığa yakalanma riskini iki katından fazla artırmaktadır. Genç yaşlarda prostat kanseri tanısı almış birden fazla akrabası olan erkeklerde de risk daha yüksektir.
Diyet: Doymuş yağlardan (hayvansal gıdalarda bulunan yağlar, tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı) ve kırmızı etten zengin, sebze-meyveden fakir beslenme alışkanlığının prostat kanseri riskini arttırabildiğine dair yayınlar vardır.
Kimyasal maruziyetler: Bazı kimyasallara maruz kalmak riski artırabilmektedir. 
Erken evrede hiçbir belirti vermeyen prostat kanseri, kanser dokusunun büyümesiyle birlikte bazı şikâyetlere yol açabilmektedir:
•İdrar yapma sorunları; Yavaş veya zayıf idrar akışı veya özellikle geceleri olmak üzere daha sık idrara çıkma ihtiyacı,
•İdrarda kan varlığı,
•Kanserin, kemiklere yayılımına bağlı kalça, sırt (omurga), göğüs (kaburga) ağrıları.
Yukarıda sayılan belirtilere, prostat kanseri dışında bir durumun neden olma olasılığı daha yüksektir. Yine de idrarla ilişkili problemler yaşayan kişilerin erken tanı ve tedavi açısından bir üroloji uzmanına başvurması doğru olacaktır. Ülkemizde prostat kanseri vakalarının yüzde 70,9’unun erken evrede teşhis edildiği görülmektedir.
Hastalığın kesin tanısı biyopsi ile konur. Genel olarak erkeklerin 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında prostat kanseri görülenlerin ise 40 yaşından itibaren üroloji uzmanına düzenli olarak muayene olması ve kanda prostat spesifik antijen (PSA) testini yaptırması önem arz etmektedir.
Prostat kanserini önlemenin kesin bir yolu olmasa da, riski azaltmaya yardımcı olabilmesi açısından kişinin düzenli fiziksel aktivite yapması, sağlıklı bir kiloda kalması, sebze ağırlıklı ve yağ oranı düşük bir beslenme tarzı seçmesi, prostat kanseri riskini azaltmaya yardımcı olacaktır.
Prostat.jpg